Page 76-77 - TamSaha 122. Sayı

Basic HTML Version

s›
Henry paylaşmaktan büyük zevk al›yordu.
Peki, bu kadar kesintisiz ve uzun soluklu bir kariyere
sahip olman›n s›rr› ne? Klasik bir cevap olarak Henry
de sağl›kl›
yaşamaya dikkat etmeyi ve gece hayat›n-
dan kaçmay› savunuyor. Yine de onu bu noktada bi-
le s›ra d›ş› hâle getiren şey, sakatl›ktan kaçmay› bil-
mesi ve her daim rakibine ondan daha güçlü olduğu
hissini yaşatmaya özen göstermesiydi ki, bu-
nu Lilian Thuram’dan öğrendiğini mem-
nuniyetle söyler. Ayr›ca antrenmanlara
mutlaka zaman›nda gelmek de genç
Henry’nin Tigana’dan al›p kariyeri
boyunca benimsediği bir disiplindi.
Monaco ve Barcelona’n›n hücumcu
sol kanad›, Arsenal’de ise ikili forve-
tin hareketli olan› veya pivot santrfo-
ruydu Henry. Kişisel yeteneklerinin faz-
laca d›ş›na ç›kar›lmad›ğ› sürece her duruma adapte
olabilirdi. Bunu kariyerinin henüz baş›nda Ronaldo,
Romario ve Weah’tan öğrenmişti. Ona göre bu isim-
ler kanatlara ve orta sahaya doğru yönelmelerinin ya-
n› s›ra y›prat›c› koşular›yla da modern forvetin tan›-
m›n› yeniden yazm›şt›. Bu noktada özellikle Weah’›n
tarz›n› neredeyse kopyalad›ğ›n› itiraf eder Henry.
Zor zamanlar
Hayat› boyunca neredeyse ciddi sakatl›k görmeyecek
ve hatta belli bir olgunluk seviyesinden sonra pek de
form düşüklüğü yaşamayacak kadar disiplinli bir
oyuncuydu Thierry Henry. Yine de bu, onun hiç zor
zamanlar geçirmediği mânâs›na gelmiyor. Örneğin
21 yaş›nda bir genç olarak Dünya Kupas›’n› kald›r-
m›ş olmak onun hayat›n› ilelebet kolaylaşt›rmad›. O
andan sadece üç ay sonra 23 yaş alt› millî tak›m› ile
Ukrayna karş›s›na ç›kt›. Üstelik tribünleri dolduran
200 civar›ndaki kalabal›k da yeterince motive edici
değildi!
Geri ad›m gibi görünen bu durumdan bile bir ders ç›-
karmay› bildi Frans›z efsane. Kendini tekrar tekrar
sorgulad› ve bir önceki yaz U20 Dünya şampiyona-
s›’nda beraber ter döktüğü Silvestre, Gallas ve Luccin
gibi arkadaşlar›na tepeden bakmamas› gerektiğini ha-
t›rlad›. Ve tabiî ki kim olursa olsun tak›m arkadaşlar›
olmadan bir hiç olduğunu yineledi. Ocak ay› gelip
Juventus onun için Monaco’nun kap›s›n› çald›ğ›nda
doğal olarak tekrar kendini değerli hissetti Henry. Ne
var ki Torino’daki k›sa dönem askerliği and›ran 5.5
ayl›k maceras›, ‹talyan defanslar›n› bir türlü geçeme-
yen sade bir sağ kanat oyuncusuna indirgemişti onu.
Kim bilir, Wenger ondaki golcü ›ş›ğ›n› görerek ›srar
etmemiş olsayd› belki Serie A’ya da zamanla adapte
olabilirdi.
Henry 20 yaş›nda Fransa A Millî Tak›m formas›n› ilk
giydiğinde de işler kolay başlamayacakt›. Özellik-
le Thuram’›n sert sözleri adeta birer tokat gi-
biydi. Ama etraf›nda Zidane, Djorkaeff,
Lizarazu ve Desailly gibi isimler
varken onlar› etkilemesi gerektiği-
ni çabuk fark etti. Bu şekilde
Thuram’›n sözleri de onun
için motive edici hâle
geliverdi. Millî
tak›ma seçilene kadar
Monaco’nun La Turbie tesislerin-
de de hayat› pek farkl› değildi asl›nda. For-
vetteki Sonny Anderson veya Mickael Ma-
dar’a ne zaman kötü birer orta atsa bu
ikiliden biri mutlaka topu al›p tesisi çev-
releyen tel çitlerin d›ş›na yollard›! Onu
geri getirecek kişiler ise Henry ve Tre-
zeguet’den başkas› değildi.
La Turbie’de malzemeciler çal›şmas›na
rağmen Tigana’n›n keskin emri sonucu
çantalar› taş›mak da Henry’nin görevle-
rinden sadece biriydi. Tak›m›n tecrübeli-
leri gelmeden soyunma odas›nda veya
otobüste bir yere bile oturam›yordu. On-
lara sayg›da kesinlikle kusur edemiyordu.
Bir gün masaj odas›nda Tigana onu gördü-
ğünde “Bir yerin mi ağr›yor? Birkaç dakika oynad›n
ve sakatland›n m›? Git çal›ş ve bu oday› Franck Du-
mas’yla Enzo Schifo’ya b›rak!” deyivermişti. Doğrusu
o ki Henry hocas›n› tamamen hakl› bulmuştu. Mona-
co ile millî tak›mda saha içi ve d›ş›nda elde ettiği kül-
tür, onu kariyerinin sonuna kadar bir disiplin ve ça-
l›şma âbidesi yapacakt›. Bu gibi gelenekleri art›k gö-
remiyor olmak ise Henry için ac› bir hayal k›r›kl›ğ›y-
d›.
Unutulmaz maçlar›
Profesyonel kariyeri süresince 360 kez rakip ağlar›
sarsm›ş birine en güzel golü sorulduğunda elbette bir
süre düşünmesini beklersiniz. Fakat Henry’nin
tercihi çok net biçimde belli. Onun için Arse-
nal’e ikinci kez gelişi esnas›nda Federasyon
Kupas›’nda Leeds United’a att›ğ› golün anlam›
bambaşka. Öyle ki, o andan sonra Wenger’e
gidip coşkuyla sar›lmas›n› anlat›rken bile he-
yecan duyuyor Henry: “şu yüz ifademe ba-
k›n! Böyle sevindiğimi hiç görmemişsiniz-
dir. Bu durum benim Wenger, Arse-
nal ve taraftarlarla olan ilişkimi
tamamen özetliyor.” Hatta
o akşam vakti olsayd›
hakem dâhil statta-
ki herkese tek
tek sar›labileceğini de ekliyor!
Duygusall›ğ› kenara koyup biraz daha
rasyonel bakarsak Henry’nin en az Le-
eds karş›s›ndaki kadar pragmatik başka
anlar›n› da görebiliriz. Örneğin EURO
2000 finalinde ‹talyan defans›n› o kadar
y›pratm›şt› ki, gol atamamas›na rağmen
maç›n adam› seçilmişti. 2003 Kas›m’›nda
Inter deplasman›nda oynanan şampiyon-
lar Ligi beşinci grup maç›nda al›nacak bir
yenilgi, kupaya veda etmek demekti. Fakat
Henry att›ğ› iki golle tak›m›n› s›rtlayacakt›.
2006 şubat’›nda ise bu kez Bernabeu dep-
lasman›nda Real Madrid’i y›karak finalin
yolunu açan Henry’den başkas› değildi.
Üstelik Arsenal o gol sayesinde Bernabe-
u’da galip gelen ilk ‹ngiliz tak›m› olacakt›.
Bundan üç ay sonra ligin son haftas›nda
Wigan’a karş› oynanan maç ise Highbury’deki son
perde olmas›n›n yan› s›ra şampiyonlar Ligi’ne kalabil-
mek ad›na Tottenham’la girişilen rekabetin de finaliy-
di. Wigan 2-1 öndeyken sahneye ç›kan Henry, Arse-
nal’deki dokuzuncu hat-trick’ini yaparak bu dramatik
tabloyu zaferin rengiyle boyuyordu.
Frans›z y›ld›z›n en önemli golleri konusunda belki de
hiçbiri 2004 Nisan’›nda Liverpool’a att›klar›yla yar›-
şamaz. O sezonu namağlup zirvede tamamlamak bir
kenarda dursun, birçok kişi Arsenal’i şampiyonluk
aday› olarak bile görmüyordu. Zira Liverpool maç›n-
dan önceki hafta Manchester United’a yenilen Arse-
nal, Federasyon Kupas› biletini kaç›rm›şt›. Hatta bu
mağlubiyetten 3 gün sonra Chelsea’ye kaybederek
şampiyonlar Ligi’nden de elenmişti. Liverpool maç›
başlayal› henüz 5 dakika bile olmam›şken gelen
Hyypia’n›n golü, Wenger’in ekibini iyice demoralize
ediyordu. ‹kinci ile olan puan fark›n›n azalmas› me-
sele değildi ama tarihî olabilecek bir sezon, sadece
bir hafta içinde al›nan darbelerle iyice ivme kaybedi-
yordu. Sahneye yine ç›kan Henry, birbirinden güzel
üç golle Arsenal’in “Yenilmezler” s›fat›n› tarih kitap-
lar›na kendi eliyle yaz›yordu.
Kral’›n tüm gollerinin güzel ve anlaml› olduğunu söy-
lemek doğru olmaz. En az›ndan aralar›ndan
biri bu tabloyu çirkinleştiriveriyor. 2010
Dünya Kupas›’na kat›lmak için Fransa’n›n
‹rlanda ile oynad›ğ› play-off ikinci maç›nda
da ağlar› sarsm›şt› fakat gol vuruşu öncesin-
de topu bariz biçimde elle kontrol edişi unu-
tulmad›. ‹rlanda’n›n hakk›n› fazlas›yla yemiş
olsa da maç sonras›nda bu hatas›n› kabul ede-
rek o çirkin hamleyi en az›ndan erdemli bir şe-
kilde taca at›yordu.
Bir futbol efsanesi olabilmek için performans veya
at›lan gollerden daha fazlas› gerekir. Bunun içine dâ-
hil edilebilecek karakter, olgunluk, iş disiplini, pay-
laşma gibi say›s›z unsurlardan birçoğu Thierry
Henry’de vücut bulmuştu. O, kazand›ğ› değerli ku-
palar› bunlarla birleştirerek komple bir futbol ilâh› ol-
may› başard› ve kendinden sonraki forvetlere kopya-
76
TamSaha
TamSaha
77