Page 96-97 - fgd-bulten2

Basic HTML Version

Son 4 Futsal Dünya Kupası finali-
nin 3’ünde karşı karşıya gelen Brezilya
ve İspanya, Kasım 2012’de Tayland’da
düzenlenen şampiyonada bir kez
daha birbirlerine rakip oldu. Final-
de uzatmalar sonucunda gülen taraf
Brezilya’ydı.
İspanya’yı 3-2’lik skorla yenen
Sambacılar, İspanya’ya karşı finaller-
deki 4. üstünlüğünü elde ederek 5.
kez Futsal Dünya Kupası şampiyon-
luğunu kazandı. Finalist İspanya ise
futsalda Dünya Kupası’nın ilk olarak
düzenlendiği 1989 yılından itibaren
gerçekleşen 7 şampiyonada 2 kez
mutlu sona ulaştı.
Brezilya ve İspanya gibi futsalın üst
seviye organizasyonlarının gerçek-
leştiği ülkeler teknik becerileri taktik
unsurlarla en iyi şekilde birleştirerek
bu alandaki üstünlüklerini sürdür-
mekteler. Teknik çalışmalar her spor
branşında olduğu gibi futsalın da en
önemli kısmını oluşturuyor. Bu branş-
ta üst seviye oyun, teknik çalışmaların
çok sayıda tekrarla, becerilerin oto-
matik hale dönüşmesi koşuluyla ger-
çekleştirilebilmekte. Futboldan belli
noktalarda farklılıklar gösterse de,
futbol temelinde yapılan teknik çalış-
ma ve becerilerin, futsala özgü taktik
unsurlarla birleşmesi elit seviyede
oyunun ortaya konulmasına olanak
tanıyor.
Sadece futsalda değil aynı zaman-
da futbolda da başarı sıralamasında
en üst sıralarda yer alan elit kategori
ülkeler bu branşın özellikle altyapılar-
da oynanmasını ciddi şekilde teşvik
etmekte, çeşitli eğitim organizasyon-
larıyla futsalın gelişmesine olanak ta-
nımakta, aynı zamanda her iki branşın
gelişiminde futsalın sağladığı katkıları
en iyi oranda kullanmaktadırlar. Fut-
salın temelde, altyapılarda gerçekleş-
tirilen çalışmalarından örnek verdiği-
miz önceki sayılardan farklı olarak bu
sayıda taktik unsurların önem kazan-
dığı noktalara değinerek takımların
saha dizilişleriyle ilgili genel bilgileri
aktarmaya çalışacağız.
Dizilişler
Dizilişler, saha içinde belirli amaç-
lar, roller ve fonksiyonlar çerçevesin-
de oluşturulan sabit olmayan, değiş-
kenlik gösteren yapılardır. Saha içinde
gerçekleşen dağılımlar (dizilişler) or-
ganizasyonel dengeyi kaybetmeden,
takım bireyleri arasındaki etkileşimi
sağlayarak hedefe ulaşma noktasın-
da önem kazanmaktadır. Oyun içinde
sporcuların pozisyonlarını aniden kay-
bedip tekrar organize olabilmeleri di-
zilişlerin dinamik ve esnek bir yapıya
sahip olmasıyla mümkündür. Günü-
müzde futsalda birçok diziliş sahada
yer alan oyunculara, rakip takıma ve
maçın durumuna bağlı olarak kullanıl-
maktadır.
Hazırlayan: Sertan Kırağası - Çocuk & Okul Futbolu Birimi
Oyun içinde sporcuların pozisyonlarını aniden kaybedip tekrar organize olabilmeleri dizilişlerin
dinamik ve esnek bir yapıya sahip olmasıyla mümkündür. Günümüzde futsalda birçok diziliş
sahada yer alan oyunculara, rakip takıma ve maçın durumuna bağlı olarak kullanılmaktadır.
Futsalın temelde, altyapılarda gerçekleştirilen çalışmalarından örnek verdiğimiz önceki sayılar-
dan farklı olarak bu sayıda taktik unsurların önem kazandığı noktalara değinerek takımların
saha dizilişleriyle ilgili genel bilgileri aktarmaya çalışacağız.
Kaynak: Training for Futsal Coaches - FIFA Ders Notları
Futsalda taktik ve dizilişler (Savunma)
Türkiye gibi yeteneğin fazlasıy-
la abartıldığı bir ülkede, geleceğin
sporcularını yetiştiren antrenörlere
bir kitap okumayı zorunlu kılabilsey-
dim, herhalde Geoff Colvin’in Elma
Yayınevi’nden çıkan “Yetenek dediğin
nedir ki?” adlı kitabını seçerdim.
‘Yetenek’ bütün araştırmalara rağ-
men genetik olarak kanıtlanamıyor.
Yani bilimsel olarak ‘yetenek’ diye bir
şey yok. Yazara göre, dünya klasma-
nında fark yaratan bütün sporcuların,
sanatçıların ya da işadamlarının başa-
rısı sadece tek bir faktöre bağlı: Nite-
likli antrenmana!
Mozart ve Tiger Woods örnekleri
Çocuklarına daha anne karnın-
dayken Baby Mozart CD’leri dinleten
ebeveynler üzülecek ama yetenek
deyince dünyadaki herkesin aklına ilk
gelen isim, 5 yaşında beste yapan, 8
yaşında konser veren ve 35 yaşında
ölene kadar dünya müzik tarihinin en
güzel senfonilerini yazan Wolfgang
Amadeus Mozart bile bir istisna değil.
Mozart’ın babası Leopold kendi dev-
rinin önemli müzik öğretmenlerinden
biri ve bir besteciydi. Mozart’a 3 ya-
şından itibaren (belki de daha erken)
sistematik müzik eğitimi verdiği bilini-
yor. Mozart’ın ilk konçertoları belki 11
yaşında bestelenmişlerdi ama bunlar
aslında başka bestecilerin eserlerinin
parçalarının bir araya getirilmesinden
ibaret yapıtlardı ve orijinallerdeki dü-
zeltmelerden babasının epeyce bir
yardımı olduğu anlaşılıyordu. Mozart
ilk dikkat çekici eserini 21 yaşında bes-
teledi. Başka bir deyişle 18 yıllık yoğun
bir eğitimin ardından. Golf dünyası-
nın mucize sporcusu Tiger Woods için
de durum farklı değil. Onun babası
Earl de öğretmendi ve golfe 40’lı yaş-
larında yani minik oğluna ve bu yeni
hobisine bol bol vakti varken merak
sarmıştı. Evin garajında vuruş antren-
manları yapıyor, eşi çalıştığı ve minik
bebeğe bakma işi kendinde olduğu
için, antrenmanını yaparken o zaman-
lar henüz mama sandalyesinde olan
oğlunu da beraberinde götürüyordu.
Earl oğluna ilk golf sopasını hediye
ettiğinde Tiger henüz 7 aylıktı. İlk golf
dersini aldığında 2 yaşında bile değil-
di. Bugün ikisinden birine, bu inanıl-
maz kariyerin sırrını sorduğunuzda
aynı cevabı alıyorsunuz: Çok çalışmak.
10.000 saat kuralı
İşin sırrı tam da orada zaten: Ne-
den bazı insanlar çok çalışmalarına
rağmen aynı başarı seviyesini yaka-
layamazken, diğerleri dünya çapında
yıldızlara dönüşüyorlar? Colvin’in ki-
tabına göre bu işin iki sırrı var: Birin-
cisi son dönemde bu konuda okudu-
ğumuz hemen her kitapta karşımıza
çıkan 10.000 saat kuralı. Bu kurala
göre, sadece sporda değil, aklınıza ge-
len her konuda 10.000 saat çalıştığı-
nız zaman o konunun uzmanı oluyor-
sunuz. Yani yılın istisnasız her günü,
günde 3 saat antrenman yaparsanız,
senede 1.092 saat antrenman yapmış
olacağınızdan yola çıkarak 10.000 sa-
ate ulaşmak 9-10 yıl gibi bir süreye ih-
tiyacınız var. Araştırmalar, yeni bir şey
yapmaya başladığınızda öğrenmenin
başlangıçta hızlı, sonrasında zor oldu-
ğunu ve bir noktada gelişimin tama-
men durduğunu gösteriyor. Colvin’e
göre bunun sebebi ‘nitelikli antren-
man’ yapmıyor oluşunuz. Kitapta
bunu, performansınızı arttırmaya yö-
nelik, o anki becerinizin biraz üzerin-
de, sınırlarınızı zorlayan, sonuçlarının
analiz edildiği, yüksek tekrara dayalı
antrenman olarak tanımlıyor. Yine Ti-
ger Woods’tan örneklersek, her gün
bir kova topu alıp, 3 saat boyunca golf
oynamaya ‘nitelikli antrenman’ den-
miyor. 8 numara bir golf sopasıyla,
300 defa vuruş yaparak ve bu vuruşla-
rın yüzde 80’inde topu daha önceden
belirlediğiniz bir uzaklığa gönderecek
şekilde çalışmaya, her vuruş sonra-
sı hatalarınızı düzelterek bir sonraki
vuruşa geçmeye ‘nitelikli antrenman’
deniyor. Ukrayna doğumlu meşhur
Rus piyanist Vladimir Horowitz, “Eğer
bir gün antrenmanımı aksatırsam, pi-
yano çalarken bunu anlarım. İki gün
aksatırsam, karım da anlar. Üç gün ak-
satırsam bütün dünya anlar” demişti.
Kitabı okuduktan sonra, kimin ye-
tenekli olduğunu keşfetmeye ayırdı-
ğımız zamanı, kimin o insanüstü ve
bütün farkı yaratan antrenmanları
yapmaya daha istekli olduğunu keş-
fetmeye ayırmamız gerektiğini göre-
ceksiniz. Çünkü asıl farkı yaratan ye-
tenek değil, irade. İradeyi bir görüşte
yakalayacak scout ise henüz buluna-
madı.
Kitaplık
Yeteneğin Allah vergisi olduğuna mı inanıyorsunuz? Doğuştan gelen ve sonradan edinilemeye-
cek bir özellik mi? Üzerinde hiç çalışılmamış bile olsa, hemen kendini gösterir mi? Çok güzel. O
zaman hemen bu kitabı okumalısınız.
Yazan: Banu Yelkovan
Futbol Gelişim
94
95
Futbol Gelişim