Futbol Gelişim Sayı 11

79 FUTBOL GELİŞİM / EĞİTİM ğına daha karar vermedi: geçirdiği bu 10 aya dair kişisel bir hatıra olabilir ya da bir belgesele dönüşebilir. Tüm proje, New York seyahati sırasında film donanımından bazı eşyalar Ti- mes Meydanı’nın bir köşesinde unu- tularak N.Y. polis departmanı tarafın- dan el konulma tehlikesi atlattığında, neredeyse çöpe gidiyordu. Ama her şeyden önce, Gündoğan kendisini arkadaşlarından, ergenlik- ten beri birlikte olduğu ve “yediler” diye isim taktığı yarım düzine yakın dostundan hiç ayırmadı. İyileşme süreci boyunca arkadaş- ları, yalnızlığa ve can sıkıntısına karşı bir kaleduvarı vazifesi gördüler. Gün- doğan, profesyonel bir sporcu olarak yeni arkadaşlar edinmenin ne kadar kolay olduğunun kendisi de farkında ama bu tuzağa düşmeyecek kadar temkinli. Eğer mecbursa, kuzeni İl- kan’ın tanıdığı insanlarla tanışmayı tercih ediyor; daha da iyisi eskiden beri yanında olan arkadaşlarına yas- lanıyor. “Yediler’in” üyeleri Gündağan’ı sık sık birerli ikişerli ziyaret ediyorlar. Nisan’da Christian Kijanka ve anne- si birkaç günlüğüne Manchester’a geldiler. Kijanka’lar Gündoğan’ı 6 yaşından beri tanıyorlar. Gündoğan, Kijanka’nın çocukluk telefon numa- rasını hâlâ ezbere biliyor. Christian, annesi ve İlkay beraber özel bir loca- dan Manchester City’nin Hull City’yi yendiği maçı seyrettiler. “Arkadaşının annesini beraber maç seyretmeye çağıracak pek fazla futbolcu olduğunu sanmıyo- rum,” dedi Kijanka. “İlkay hiç değiş- medi.” Hull maçından sonra, İlkan ve İl- kay’ın hem menajeri hem amcası İlhan’ın katılımıyla büyüyen grup, kahve içmeye Manchester şehir merkezinedöndü. Kahvedensonra İl- kay’ın evinden birkaç dakika uzaktaki parkta, bahar güneşi altında, kaykay- cıların ve marihuana içen gençlerin arasında oturdular. Diğer günlerini Jankowski’nin açık havaya çıkma, ortam değişikliği ve gevşeme tavsiyeleri uyarınca geçi- ren Gündoğan, nereye giderse –ma- halle parkına ya da Manchester’ın güneydoğusundaki Peak Bölgesi’nin nefes kesen güzelliğini tatmaya – İl- kan’ı da peşinden sürükleme eğili- minde. “Arthur bana doğadan, açık ha- vadan, sadece dışarda olmaktan keyif almayı öğretti,” dedi Gündo- ğan. Ċ(Ä ² ê ³ åxÄx†xª… Æ ‹¸¬Ô ͏å ÞxÆÿ ÍĀ Ï¬™¸³ý (Æ ͏å Ô³ÔÏ - mayı unutuyoruz.” Bu, en değerli şey haline geldi, de- vametmesini sağlayan şey: unutmak. Bugünhissettiği acıyı unutmak; yarın, öbür gün ve diğer günler hissetmesi gereken acıyı unutmak.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==